RAMAZAN AYININ FAZİLETİ
Yakın zamanda ülkemizde büyük yıkıma ve can kaybına sebep olan deprem ve sel baskınları nedeniyle Ramazan ayına kavuşmanın buruk sevinci içerisindeyiz. Ramazan ayı; Hicri takvimde mukaddes olan üç ayların sonuncusu, Recep ve Şaban aylarından sonra gelen, sağlığı elverişli kişilerin oruç tutmakla mükellef olduğu aydır.
Tutulan oruçlarla bedenen sıhhate kavuşacağımız, vereceğimiz zekatlar ve sadakalarla malımızın temizliğe erişeceği, şeytanların bağlanıp kullara yaklaşamayacağı, nefis terbiyesiyle huzuru ilahiye yakaracağımız mübarek bir aydır.
Ramazan, ilahi buyrukların altında kendimizi sorguya çekip, kalplerimizi ve düşünce dünyamızı kötülüklerden kurtarmaya çalışacağımız ve daha iyi birer kul, Salih birer insan olmaya çalışacağımız mübarek bir aydır.
Ramazan, hayır ve bereket ayıdır. Günahlardan arınıp, dua ve niyazla günahlardan arınma ve cehennem ateşinden kurtulma ayıdır. Ramazan gönüllerin Allâh sevgisiyle dolup taşma ayıdır. Öyle ki Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) bir hadisi şerifinde Ramazan ayı için şöyle buyurmuştur. Başı rahmet, ortası mağfiret sonu ise cehennem azabından kurtuluştur.
Ramazan ayının on iki ay içerisinde çok özel bir yeri bulunmaktadır. Ramazan; kutsal kitabımız olan Kur’an-ı Kerim’in indirilmeye başlandığı, Allâhü Teâlâ’nın izni ile meleklerin yeryüzünü şereflendirdiği, bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’ni de içinde barındıran, 11 ayın sultanıdır.
Ramazan, anlayış ayıdır. Açlığın verdiği sıkıntıyla fakirlerin ne durumda olduğunu anlamamıza vesile olmaktadır. Bu anlayışla da Ramazan, etrafımızda bulunan yoksul kimselere, darda olanlara, biçare düşenlere yardım etmemiz gerektiğini en iyi anladığımız zamanlardır.
HOŞ GELDİN YÂ ŞEHR-İ RAMAZAN