Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
“Ramazan ayının son on günü gelince, Resûlullâh sallallâhü aleyhi ve sellem geceleri ibadetle ihyâ eder, ailesini uyandırır, kulluğa soyunup paçaları sıvardı.”
(Hadisi, Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd, Nesâî ve İbni Mâce rivâyet etmişlerdir.)
RAMAZAN VE ORUCUN KAZANDIRDIKLARI
Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennem azabından kurtuluş olan Ramazan ayı, ilâhi kazançların yanında mübarek bir aydır. Bu mübarek ay bize neler kazandırdı? Bunu maddeler halinde şöyle sıralayabiliriz:
1. Öncelikle vakitlerimizi tanzim etti. Ramazan’dan önce sahurun, iftarın vaktinden habersiz, istediğimiz zaman yiyip içerken bu belli bir programa bağlandı. Yemeklerimiz artık saatinde yenmeye başladı. Buna en çok sevinen de hanımlarımız ve annelerimiz oldu. Çünkü diğer zamanlarda ayrı ayrı yenen yemekler, Ramazan ayında ailelerin birlikte oldukları yegâne mekân haline geldi.
2. Oruç bize irademizin ne kadar sağlam olduğunu gösterdi. Sofra kurulmuş, üzerinde çeşit çeşit yiyecekler hazır olduğu, bizi onları yemek için engelleyecek hiçbir insan olmadığı halde, Allâh’a olan saygımızdan, ezan okunmadan elimizi sofraya götüremedik.
3. İbadetlerimizde bir düzen hâkim oldu. Günde beş vakit namazımızı cemaatle kılmaya devam ettik. Cemaat şuuruna vardık. Aynı safta, aynı kıbleye yönelerek, bizleri yaratan ilâhî gücün sahibi Allâh’ın huzurunda bir fâni kul olduğumuzu tekrar tekrar yaşadık.
Gelin, Peygamberimizin dilinden duâ edelim:
Allah’ım! İşimi koruyan dinimi ıslah et, geçimimi sağlayan dünyamı ıslah et, dönüp varacağım yer olan ahiretimi ıslah et. Hayatı her hayrı artırmama vesile eyle, ölümü bütün kötülüklerden kurtulmama çare eyle. (Hadisi, Müslim rivâyet etmiştir.)
Sahurunuz bereketli, günümüz aydın olsun.
Allâh’a emanet olunuz.