BİD’AT VE DALALET FIRKALARI ÜZERİNDE KÜRESEL HESAPLAR

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

BİD’AT VE DALALET FIRKALARI ÜZERİNDE KÜRESEL HESAPLAR

Okuyucularımızın malumudur ki bir süredir küresel küfür ve işgal projelerinden bahsediyor ve bunların her birinin İslam’ı imhaya yahut mahiyeti itibariyle değiştirmeye yönelik hedefler taşıdığına dikkat çekiyoruz. Şimdiye kadar bunlardan “Dinlerarası Diyalog”, “İbrahimî Dinler”, “Ilımlı İslam”, “Chrislam”, “Moon Tarikati”, “Tarihselcilik”, “Dinlerin Birleştirilmesi”, “Hümanizma” “Modernizm / Çağdaşlık” ve “Dinde Reform”a dair konuları işlemiş bulunuyoruz. 

Bu projeler hep batı kaynaklıdır, hususen de oryantalistlerce tezgâhlanmıştır. Bunların İslam coğrafyasında hayata geçirilmesinde ise daha ziyade, “yerli aktörler” dediğimiz bidat ve dalalet fırkalarının mensupları kullanılmıştır. Bidat ve dalalet bilindiği gibi en genel anlamıyla İslam’dan sapmayı ifade eder. Batılı oryantalistleri rehber ve üstad edinen bu bedbahtların kendilerine ve insanlığa verdikleri zararı hesap etmek mümkün değildir. Evet, İslam’ı, İslam’a düşmanlık edenlerden öğrenmeye, dahası bunu İslam toplumunda da benimsetmeye çalışmak, Müslümanlara, hatta insanlığa yapılabilecek en büyük kötülüktür. Bundan sonraki yazılarımızda bir müddet bu yerli reformistlerce hazırlanmış yıkım projelerinden bahsedeceğiz.

I- KÜRESEL PROJELERİN ASIL HEDEFİ EHL-İ SÜNNET İSLAM’IDIR

Yakın tarih tetkik edilirse görülecektir ki, batıda yaklaşık iki yüz elli seneden beri İslam’ı yok etmeye yahut mahiyeti itibariyle değiştirmeye yönelik projeler üretilmekte ve bu projeler yerli işbirlikçiler tarafından hayata geçirilmektedir.

Okuyucularımız hatırlayacaklardır, “İslam’ı İmha Yolunda Döşenen Taşlar” adlı bir yazımızda İngiltere Lordlar Kamarasında alınmış bir karardan bahsetmiş ve şöyle bir alıntıya yer vermiştik:

“Birleşik Krallık Başbakanı William Ewart Gladstone (ö.1898), 1878 yılında İngiltere Lordlar Kamarasında, eline Kur’an-ı Kerim’i alarak şöyle demiştir:

“Müslümanların elinden bu kitabı almadıkça, onlarla baş etmemiz mümkün değildir. Ya onu ortadan kaldırmalıyız ya da Müslümanları Kur’ân’dan soğutmalıyız.”

İngiltere’de alınan bu karardan sonra bütün İslam coğrafyasında harekete geçen güçler, belli bir plan ve program dâhilinde çalışma noktasında ortak karar almışlar ve temelde şu hususlarda mutabakat sağlamışlardır:

– Müslümanların kahir ekseriyetini (akaidde, fıkıhta ve ahlakta İslamî hayatta birlik ve beraberliği, ortak değerleri) temsil eden Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat yolunun yapısı hedef alınacaktır.

– Ehl-i Sünnet dışındaki bidat ve dalalet fırkaları destelenecektir. Mutezile, Vehhabilik, Şia, Kurancılık gibi…

– Bu hareket tarzı akademik dünyada özellikle ilahiyat camiasında genel teamül haline getirilecek, Ehl-i Sünnet’in mahiyetinin değiştirilmesi ve aşağılanmasına yönelik çalışmalar yapılacaktır. Bunlar hep bilimsel / akademik çalışma kisvesinde sunulacaktır.

– Çalışmaların kalıcı hale getirilmesi için İslam ülkelerinde dinî kurumların başına, belirlenen bu ideolojiye inanan kişiler getirilecek, bunlar vasıtasıyla Ehl-i Sünnet karşıtı kitap, makale, araştırma yazıları ve çeşitli fetvalar yayınlanacak, böylece Ehl-i Sünnet İslam’ı itibarsız hale getirilecektir.

İşte bu ana hatlar çerçevesinde dini tahrif ve / veya imha projelerine hız verilecek, dinde reform devamlı gündemde tutulacaktır.

Ne acıdır ki iki buçuk asırdan beri üzerinde çalışılan ve bugün yapılmakta olan budur.

II- İSLAM DÜNYASINDA KÜRESEL KÜFÜR VE İŞGAL PROJELERİ ADINA FAALİYET GÖSTEREN BİDAT VE DALALET FIRKALARI VE MENSUPLARI

Batılı oryantalist çevrelerin plan ve projelerini İslam dünyasına servis etmekle görevli Müslüman görünümlü yerli işbirlikçilerin batıl tezlerini şu maddelerle özetleyebiliriz:

– Kuran-ı Kerim’in hükümlerinin tarihsel olduğunu, yani indiği dönemi bağladığını iddia ederler. Kuran’ı tefsir şartlarına uymadan keyfî bir şekilde yorumlayarak saptırırlar.

– Tek hak dinin İslam olduğunu kabul etmez, diğer dinlerin de ahirette kurtuluşa erdirebileceğini iddia ederler.

– Hadisler üzerinde şaibe oluşturmak; böylece sünnet ve hadisleri itibarsızlaştırarak dinde delil olmaktan çıkarmak isterler.

– Dinde rahatlıkla tahrifat yapmak için içtihat kelimesini sulandırır; yüksek lisans yapmış her ilahiyat talebesini müçtehit kabul ederler. Böylece dini hükümleri temelsiz ve mesnetsiz hale sürüklemek isterler.

– Mezhepsizliği propaganda eder, dört mezhepten birine tâbi olmanın şart olmadığını, Kuran’dan herkesin hüküm çıkarabileceğini iddia ederler.

– Bidat ve dalalet fırkalarından Mutezile’ye, aklı vahyin karşısında öncelediği için destek verirler.

– İlmî çalışmalarda felsefecilerin görüşlerine itibar edilmesini isterler.

– Ehl-i Sünnet’e göre kader inancını da inkâr eder, kaderin Mutezile’nin anladığı gibi anlaşılmasını isterler. Mutezileye göre kader insanın iradesidir; kul fiilinin yaratıcısıdır. Bu görüşün İslam akaidine göre küfür olduğu açıktır.

– Dinin anlaşılmasında Ehl-i Sünnet yolunun, Ehl-i Sünnet’in anlaşılmasında da Ashab-ı Kiram’ın hayatî önemi ortadadır. Bunu bilen reformist ve tahrifatçı çevreler sahabe konusunda Şia’nın izlediği yolu izlemeyi ve bu çerçevede Hz. Muaviye’nin tenkit edilmesini isterler. Hâlbuki Hz. Muaviye’nin sahabeden olduğu ve ona karşı her türlü menfi yaklaşımın Ehl-i Sünnet itikadına aykırı olduğu bilinen bir gerçektir.

– Batılı oryantalistlerin etkisinde kalan bu çevrelerin, mübarek gecelerin faziletine inanılmaması gerektiğine dair de ortak görüşleri vardır.

Bu sayılanlar, reformistlerin İslam’a saldırı cihetleridir; her birine detaylı bir şekilde uzun yazılarla cevap vermek mümkündür. Zaten biz yazılarımızda bu görüşlerin hemen hepsine cevap verdik ve vermeye de devam ediyoruz. 

Bu görüşler bidat ve dalalet fırkalarına dâhil olan, Müslüman görünümlü aktörler tarafından aynen kabul edilmiş ve İslam coğrafyasında ısrarla savunulmuş, propaganda edilmiştir. Böyle şahısların İslam dünyasında son iki buçuk asırda ot biter gibi nasıl bittiklerini ibret ve dehşetle görüyoruz.

Bunlardan bazılarını -özellikle öncü konumunda olanları- yaşadıkları yer ve yıllarla vermek, bu yıkım ve ifsat projelerinin nasıl bir el tarafından devreye sokulduğunu göstermesi bakımından ufuk açıcı olacaktır:

– Arabistan’da İngiliz casusu Humpher’in telkinlerine kanarak bir İngiliz mezhebi olan Vehhabilik hareketini başlatan Muhammed b. Abdülvehhab (ölümü: 1792.)

– İran’da Mirza Ali Muhammed (ö: 1850.) ve Mirza Hüseyin Ali (ö: 1892.)

– Mısır’da üç sarıklı şövalye denilen, batı hesabına casusluk yapan C. Afgani (ö: 1897.), M. Abduh (ö: 1905.) ve Reşit Rıza (ö: 1935.) Bunlardan Afgani ve Abduh’un mason olduğuna dair kesin belge olup, Reşit Rıza da bunların yolunu takip etmiştir.

– Hindistan’da Seyyid Ahmed Han (ö: 1898.) Bu şahıs Hindistan’daki İngiliz işgaline destek vererek Müslümanların imha edilmesine sebep olmuştur.

– Pakistan’da Mirza Gulam Ahmed (ö: 1908.) O da Seyyid Ahmet Han gibi İngiliz işgaline destek vermiş, ajanlık yapmıştır. Bugün dünyada ve Türkiye’de moda haline gelen Kurancılık adlı batıl zihniyetin kurucusudur.

– Rusya’da Musa Carullah (ö: 1949.) Batı hesabına çalışan en hızlı reformist ve tahrifatçılardandır.

– İngiltere Londra’da aslen Pakistanlı olan Fazlurrahman (ö: 1988.) Tarihselciliğin ve hadis inkârcılığın kurucusu sayılan Yahudi Goldziher ve Schacht’ın proje ve görüşlerini İslam dünyasına servis etmiş ve bundan dolayı da Pakistan vatandaşlığından çıkarılıp cenazesi bile İslam topraklarına kabul edilmemiştir.

– Mısır kökenli Ebu Zeyd (ö: 2010.) Batılı oryantalistler hesabına çalışan rezil bir adam olup Kuran üzerinde şaibe oluşturarak İslam’a ve Müslümanlara en büyük ihaneti yapanlardan biri olmuştur.

250 sene gibi mahdut bir süre içinde faaliyet göstermiş bu şahısların durumu, İslam dünyasındaki tahrif ve ifsad çalışmalarının kendiliğinden gelişen bir olay olmayıp, planlı ve projeli olduğunun bir delilidir.[1]

III- İSLAM’DAN SAPMA ŞEKLİNDE ORTAYA ÇIKAN ve İSLAM YERİNE İKAME EDİLMEK İSTENEN ALTERNATİF OLUŞUMLAR

Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi bu yazıdan itibaren İslam’dan sapmalar şeklinde ortaya çıkan bidat ve dalalet fırkaları yoluyla İslam’a nasıl darbe vurulduğunu anlatmaya çalışacağız.

Bu konunun önemi açıktır. Zira batılı oryantalist çevreler ve onların projeleri bize direkt değil, içimizdeki bidat ve dalalet fırkalarının sapkın mensupları vasıtasıyla uzanmaktadır. Onlar kadim İslam düşmanlarının maşası konumundadırlar.

Bu cihetle bizler / Ehl-i Sünnet müntesipleri, batılı oryantalistlerden önce, fikrî platformda onların sözcülüğünü yapan bu yerli reformistlerle hesaplaşmalıyız. Zira yüce dinimize fiilî müdahale bunlardan gelmektedir. Bunların, mensup oldukları yahut en azından fikirlerini kısmen ya da büyük oranda benimsedikleri fırkalardan bazıları şunlardır:

– Mutezile

– Şiilik

– Vehhabilik

– Kadıyanilik / Kurancılık

– Babilik / Bahailik

Bunlardan ilk dördüne çeşitli yazılarımızda farklı vesilelerle dikkat çekmiş bulunuyoruz. İlerleyen zamanlarda bu fırkaları daha geniş bir çerçevede de anlatmaya çalışacağız.

Babilik / Bahailik de küresel çapta kabul gören küresel bir küfür projesine dönüşmesi münasebetiyle bundan sonraki birkaç yazımıza konu olacaktır.

Sözlerimizi tamamlarken önemine binaen şu hususu tekrar vurgulayalım:

İslam’a tuzak kuran küresel güçlerin taşeronluğunu yapan, onların hedefleri doğrultusunda kullanılıp yönlendirilen bütün bu bidat ve dalalet fırkaları, gerçek İslam’ın temsilcisi olan, Müslümanların büyük çoğunluğunun akaid, fıkıh ve ahlak birliğini sağlayan Ehl-i Sünnet’i hedef almaktadır. Evet, hedef Ehl-i Sünnet İslam’ıdır, yani gerçek İslam’dır, sırat-ı müstakimdir. Kadim İslam düşmanlarının, bidat ve dalalet fırkalarıyla hiçbir sorun yaşamadıklarını küçük bir araştırma yapan herkes görebilir.

Gelecek yazımızda mahiyeti itibariyle küresel küfür ve işgal projesi haline dönüştürülen Bahailik cereyanını ve bunun İslam için teşkil ettiği tehlikeyi ele alacağız.

 

 

[1] Bu yazının hazırlanmasında Dr. C. Ahmet Akışık Bey’in “Sünnî İslam’a Yönelik Oryantalist Küresel ve Yerel Kuşatma” adlı yazısından istifade edilmiştir.

1
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
BİD’AT VE DALALET FIRKALARI ÜZERİNDE KÜRESEL HESAPLAR

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.
Giriş Yap

Avrasya Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin