İNSAN YETİŞTİRMEK VE YERLEŞTİRMEK
Eğitim söz konusu olunca yeni fikirlere açık olmak önemli bir unsurdur. Cumhur başkanlığı İletişim Başkanlığının ‘Ülkem için bir fikrim var’ projesine yıllar önce bende bir fikir beyan edip göndermiştim.
Devletin tüm kurum ve kuruluşları için, teşkilatları için, sivil toplum örgütleri için ‘7 BÖLGEMİZDE 7 ENDERUN AKADEMİSİ KURULSUN’. Bu akademilerde vatan sevgisi, ahlakı, devlet adabı, tarih bilinci ve şuuru, maneviyatı, etik-toplumsal normları, örf- adetleri, gelenek-görenekleri, bilim, sanat, kültür ve iletişim yönleri kuvvetli, tevazu sahibi, kutuplaştırmadan birleştiren, vizyon sahibi, ufku geniş idareciler, yöneticiler yetiştirilsin.
Alanlarına ve yeteneklerine göre ekstra eğitimler verilsin.
Devlet ihtiyaç duyduğunda eliyle koymuş gibi bulup uygun makamlara yerleştirsin. Böylelikle hem liyakati, hem eğitim donanımı, hem de adaleti ile devleti diri tutan, ayakta tutan dinamik bir eğitim yapısı ile devlet teşkilatı oluşturulmuş olur. Bunun için de Osmanlı arşivlerinin kesinlikle açılması, incelenmesi , irdelenmesi elzemdir.
Şu an güncel olan seçimler bazında, il, ilçe yönetimlerini örnek verecek olsak bir araştırma yapılsa, vatandaşa da sorsan yönetimde bulunanların yüzde 90’ı tarihini bilmez der.
Çoğunluğu ülkenin yetiştirdiği değerli, şahsiyetleri, olayları bilmez. Çoğunluğunun stratejik derinliğe sahip düşünce yapısı yoktur. Felsefik bir birikimi yoktur.
Çoğunluğunun dava bilinci ve Milli şuur yerine menfaat odaklı, makam odaklı bir yapı içinde olduğu konuşmalarından ve icraatlerinden anlaşılır. Bunları eleştiri olsun diye söylemiyoruz.
Bazı gerçeklerin dile gelmesi adına hem vatandaşların hem eğitimcilerin söylediklerinin dikkate alınması gereken önemli hususlar olarak algılanmasını rica ederiz.
Bu yaklaşımlara tepki verenler zaten kibir ve ego içinde olduklarından onlara söz anlatılması çok zordur.
İşin ilginç yanı sivil toplum örgütlerinde veya kendini yetiştirmiş insanlar genelde beni görüp kendileri talep ederlerse giderim,
Çalışırım der, alçakgönüllülük yaparlar fakat görünmezler, alınmazlar. Lobisi kuvvetli olanların, parası olanların, arkadaş ve çevresinin hatrı ile alınanların sayısı ise azımsanmayacak kadar çoktur.
Ya da kime sözüm geçer, kim bana ses çıkarmaz düşüncesiyle yönetimlere adam seçildiğini görürüz.
Eleştiri yapanları istemezler.
Kendisinden iyi fikir sunanları istemezler. Sivrilenleri ve iyi olanları kendilerine rakip görüp istemezler.
Yani bildiklerini okurlar. İstisnalar kaideyi bozmaz. Bu durum ne kadar dile getirilirse getirilsin düzelecek gibi de görünmüyor.
Velhasıl ‘Sağıra sözünü, köre yüzünü süsleme, yorulursun’ der atalarımız. !
