Şafak Sökerken Biz Müslüman Türkler Avrasyalıyız
Trabzon Valisi ve İslâm âleminin Cihan hükümdarlarından Yavuz Sultan Selim Han Fâtihin torunu olarak şöyle demişti: “Bu dünya iki hükümdara dar gelir..
Trabzon Valisi ve İslâm âleminin Cihan hükümdarlarından Yavuz Sultan Selim Han Fâtihin torunu olarak şöyle demişti: “Bu dünya iki hükümdara dar gelir” Çünkü, onlar Cihanşümul olan İslâm Dinine hizmet için hükümdarlık yapıyorlardı. Sadece kendileri yaşamıyor tüm insanları mutlu yaşatmaya çalışıyorlardı. Tevhide göre ikilik ve tefrika istemediklerinden Dünyada herkesi kucaklayan bir insanlık sistemi istiyorlardı. Bunun için Hilâfeti esas alıp Yüce Allah rızası için evrensel ve beynelmilel bir hizmet yönetimi tüm dünyada yaygınlaştırmaya çalışıyordu. Buna engel olanlar kardeşleri de olsa hiç acımıyor ve adaleti esas alıyorlardı. Başka türlü düşman kışkırtmalarının ve fitne fesadının önüne geçilemiyordu. Hedef gerçekten Yüce Allah’ın dediği şekilde bir Avrasyalı olmaktı. Zaten Hz. Peygamber Selmani Farisiyi bu konuda Asyalıya, Avrupalıya, Afrikalıya, Ortadoğuluya İslam’ı öğretmek için görevlendirmişti. İlk Türk sahabesi Dede Korkut’u mürşit tayin edip Orta Asya Türklerinin Müslüman olmaları için görevlendirmişti. Demek ki Avrasya hem Asyalı ve hem de Avrupalı olmaktır.
Zaten biz Türkiye’de, Anadolu’da, Karadeniz’de ve çocukluğumuzda Kaşgar geçidi hikâyelerini çok okumuştuk. Peki Avrasya Asya ve Avrupa’nın bileşkesidir de Afrika ve Ortadoğu nerede kaldı? Yahu Orta Asya’ya Türkler ve insanlık ilk medeniyet beşiği yeri olan Mekke’den gitmişlerdir. Türklerin Asya göçleri ilk önce Ortadoğu’dan başlamıştır. Sonra Orta Asya denizleri kuruması, iklimi bozulması sonucu Orta Asya’dan Avrupa’ya mesela: Macaristan’a ve Bulgaristan’a geçilmiştir. Trabzon’a da gidilmiştir. Bunlar şaşmaz Dünya ve Avrasya gerçekleridir. Nedense Turaniliğe,y ani Türklüğün tüm Dünyada hükümran olduğu, Türkçenin Dünyanın bir ucundan öbür ucuna kadar her yerde konuşulduğu bilindiği halde Türklerin Orta Asya’ya Ortadoğu’dan gelişleri, Sonra Orta Asya’dan da göç edişleri hiç anlatılmıyor. Bu nedenle biz bu makaleyi gündeme aldık. Öyle ki eski şöyle dursun yedinci ve 12.asırlar arası Ortadoğu ülkelerini yöneten Kölemenoğulları ve Eyüboğulları devletlerinden bile çoklarının haberi yok. Avrasya’yı ve Turanileri nereden bilsinler? Fakat şimdi Türkiye ve Türki Cumhuriyetler tarihi gerçeklere göre yeniden bütünleşmeye ve “BİZ AVRASYALIYIZ” yani hem Avrupalı ve hem Asyalıyız demeye başladılar.
Osmanlı padişahı Kanuni devrinde Türkiye’nin hudutları toprağı toplamı 28 milyon kilometre kare idi. Onun idari yönetiminde Osmanlı vatanı iki kısımda adlandırılıyordu. “ASYA-İ OSMANÎ-AVRUPA-İ OSMANΔ .Haritaları bile var. Manası Osmanlı Asyası ,Osmanlı Avrupası demektir. Osmanlı tam Avrasyalı idi. Bu nedenle yeniden gündeme gelmesi Trabzon tarihine çok uygundur. Dede Korkutun 13 destanının sekiz adedi eski Trabzon hudutlarındaki Sis Dağı ile Bayburt arasında geçer. Batum’dan Kastamonu’ya kadar bir Trabzon vardı. O zamanki Trabzon Avrasya’yı daha iyi temsil ediyordu. Şimdiki Trabzon çağdaş şartlara göre “BİZ AVRASYALIYIZ” diyor… Hem İslâm âleminde ve hem de Türk Dünyasında Müslümanlık ve Türklüğü başka bir deyişle Avrasyalılığı temsil etmeye çalışıyor. Hatta şimdi Trabzon’da AVRASYA DERNEĞİ ve AVRASYA PAZARI bile kurulmuştur. Yeni yayınlar yapılmaktadır. İleri de bunun faydası daha çok görülecektir. Yeter ki tarihi gerçekler iyi değerlendirilsin.
